saturday morning

17 Şubat 2012

Bize Her Gün Sevgililer Günü

Kırmızı-pembe kalplere, güllere, ayıcıklara, pastalara, keklere, kurabiyelere boğulduğumuz Bir 14 Şubat'ı daha geride bıraktık.

Böyle bir fırtına gibi geliveren, çarçabuk tükeniveren, ertesi gün tozu bile kalmayan günleri sevmiyorum. Tıpkı, sırf 1 Ocak günü anlamsız anlamsız orda durmasına sinirlerim bozulacak diye eve yılbaşı ağacı koymadığım gibi. Özel günlere haddinden fazla duygusal yaklaşmanın kitabını yazdım :)

Neyse, diyeceğim odur ki, sevgiliye, eşe, dosta, arkadaşa, "sevilen kişi"ye sürpriz yapmak daha güzeldir. Bu işe başlarkenki motivasyon kaynağım pişirdiklerimi görüp sevinç çığlıkları atan ailem, arkadaşlarım ve yerken çıkardıkları mutluluk sesleriydi. Birini sevdim mi onu nasıl mutlu edebilirim, nasıl şaşırtabilirim diye düşünmeye mesai harcamaya başlıyorum resmen.

İşte bu kavanozlar da  "aşk kavanozu", "mini kalpler", "kurabiye kavanozu" gibi isimlerle artık klasikleşmeye başladı. Bence harika bir hediye. Genelde hanımlar bu tarz şeyleri eşlerine, sevgililerine hediye etmeye bayılıyorlar. Ama bence erkekler işin yalnızca kurabiyeleri yeme kısmıyla ilgileniyor :)



Erkeklere bir tüyo: hanımlar bu kavanozlara "cidden" çıldırıyor. İçindeki kurabiyeler bitince yeniden doldurup masada tutmaya devam etmek de pek güzel ;)

4 yorum:

Adsız dedi ki...

Genelde hanımlar bu tarz şeyleri eşlerine, sevgililerine hediye etmeye bayılıyorlar. Ama bence erkekler işin yalnızca kurabiyeleri yeme kısmıyla ilgileniyor :)

Evet bir erkek olarak yeme kısmına bayılıyorum. Ancak unutulmuş olduğunu düşündüğüm bir satır daha var diye düşünüyorum.. O minik ve tatlı her kurabiyede sevdiğim insanın beni düşünerek harcadığı emek ve sevgi var... Öyle değilmi...

Nily dedi ki...

"O minik ve tatlı her kurabiyede sevdiğim insanın beni düşünerek harcadığı emek ve sevgi var... Öyle değilmi..."

Evet kesinlikle öyle. Keşke herkes sizin gibi düşünebilse :)

Adsız dedi ki...

''Özel günlere haddinden fazla duygusal yaklaşmanın kitabını yazdım :)'' Sizin gibi yaptığı iş dolayısıyla özellikle yaratıcılık konusunda fazla emek gerektiren bir konuda duygusallığın fazlası hiçbir zaman olmaz. Aksine onu içimizde azalttığımızda benliğimizde kayboluşunu anlamadan yaptığımız işlerde yarattığımız güzelliklerin bir adım, on adım hatta çok daha ilerisine gidemeyiz. Duygusallıktır bizi yaratıcı kılan...

''Birini sevdim mi onu nasıl mutlu edebilirim, nasıl şaşırtabilirim diye düşünmeye mesai harcamaya başlıyorum resmen.'' Gerçek mesajınız aslında burada başlıyor sanki. Hepimizin bir afacanı var. Çünkü o olmasa içimizdeki sevgide, duygusallıkta kaybolur. İçinizdeki afacan çocuk burada. Onun kafasında her canlandırdığını siz hayata geçireceksiniz ve bizlerde buradan onları göreceğiz. Gün gelip belki yiyeceğiz :)Umarım o afacan size hepsi birbirinden farklı renkli, tatlı ve birbirinden güzel emek dolu ve içinde saklı sevgi kokan kurabiyeler yaptırır. Çünkü; maalesef artık günlük yaşanan hayatlarda bizlere mutluluk veren gerçekten emek ve sevgi dolu bizleri hayata bağlayan kariyer, maddi gelecek, menfaat kaygılarını unutturan, sevgi ve emek duygularımızı sorgulatacak böyle güzel şeylere ihtiyacımız var.. Saygılarımla...

Nily dedi ki...

Güzel yorumunuz için çok teşekkürler. Kesinlikle her kelimesine katılıyorum. Sevgiler...